19 Şubat 2013 Salı

Öykü: Adonis'in Balıkları


Rivayet olunur ki Kadir-i Mutlak yüce Yaradan'in "onun yüzü suyu hürmetine kainati yarratim" dedigi iki cihanin günesi , Gül'ün Efendisi ve nübüvetin son kapisi peygamber efendimizin bir nur gibi Kabe-i Mükerreme'yi tesriflerinden evvel dünyanin ucunda bir deniz canaviri var imis ve iblisin hizmetkarligini yaparmis. Eski zaman alimlerinin sirlarla dolu kitaplarinda, sifreler ve ancak erbabinin anlayabilecegi tasvirlerlerle anllatiklarina göre ismi Zebbetülbahreyn olan bu canavarin tami tamina yüzsekesen arsin boyu, kirkbes arsin eni, tepesinde her tarafa dönebilen kocaman bir gözü, yirmidört yüzgeci ve alti bogumlu bir kuyrugu varmis. Basra müneccimi Mukteda bin Udafya el Basrevi'nin Mahlukat-ül Acaib fi'l Ebhar adli kitabinda canavarin boyunun yüzseksen degil yüzoniki arsin oldugunu israrla iddia etmesi yaninda, ayrica tepesinde bir de boynuzu oldugunu ve bu boynuzun ucunda da kücük bir göze sahip olmakla denizden kafasini cikarmadan boynuzunu sudan disari ayni bir filin hortumu gibi uzatartak suyun üstündekileri de görebildigini anlatir. Kahire'nin kipti alimlerinden Hannas ibn Budrus'un arami lisanda kaleme aldigi Daw'gún d-Daw'rome adli oniki ciltlik kitabinda ise canavarin karninda kuluckaya yatirilmis seytanin yumurtalarinin oldugu, vakti geldiginde bu yumurtalarin yarilarak icinden seytanin askerlerinin ciktigini ve canavar ininden ciktiginda arzi ve ummanlari tavaf ederken bu fitne fücurlardan birer tane karalara kustugunu, ayni zamanda da pis zehirini akittigini söyler ama muteber degildir söyledikleri ne de olsa kendisi kiptidir.

Asaletli ve ferasetli alimlerin sarih eserlerinin hepsinde bahsedilen müsterek cihet odur ki bu canavar fena bir mahluktur. Her sene Zilkade ayinin onbesinde dünyanin ucunda soguk güney denizlerindeki ininden cikar alti aya kadar arzin bütün denizlerini dolasir, karalarinin yanindan gecer ve Cemaziyelevvel ayinin onbesinde gene inine döner ve uyurmus. Gectigi denizlere ve kararalara pis zehirini ve seytanin tohumlarini birakir birakmaz takib eden ilk dolunayda o ülkelerde kitlik ve kuraklik bas gösterir, cenkler baslar, evlatlar analarina babalarina baskaldirir, köleler efendilerine itaat etmez olur, zina , fiili livata ve her türlü sapkinlik artar, ülkenin hakimi zalimlerden olur ve velhasili hak zail olup batil galebe calarmis.

Cok eski zamanlarda, daha adi Konstaniniyye diye cagrilmadan, daha Rum'un muzaffer meliki Yustinyanus Aya Sofya'yi bina etmeden de önce, Hizir ile Ilyas aleyhisselamin bulustugu ve iki denizin kavustugu bu korunakli belde Sehr-i Stanbul o zamanlar Vizantiye diye cagrilirken hatta ve hatta daha bir sehir bile degilken bu mel'un canavarin yolu bir gün icdenize düsmüs. Kttim ve Dodanim'i gecip Yaban ve Tubal'i arkasina alarak yukari adalar denizinden cikmis mermerler denizine varmis. Boga bogazininin girisine vardiginda gecitin kendisinin gecebilmesi icin dar ve sig oldugunu zannetmis ve giriste bir müddet beklemis. Sabah alacasi oldugundan daha günes tam yüzünü vurmazken mel'un gecitin girisinde bekleye dursun bir de sag tarafina bakinmis. Görmüs ki sag tarafinda sira sira dizilmis irili ufakli dokuz ada ada bulunmakta. Tepesindeki fil fortumu gibi boynuzunu suyun üstüne cikararak adalara dogru sira sira bakmis ve hem de dinlemis cünkü anlatildigina göre mel'un canavarin hortum gibi boynuzunun tepesindeki gözü ayni zamanda isitebilirmis de. Canavar suyun yüzündeki gözü kulagi ile tek tek adalara bakarken ücüncü adanin sahilinde oturan bir cocuk görmüs. Derhal karnindan iki iblis tohumu cikararak denize salmis ve cocugun yüregini kendisine getirmelerini istemis. Ama canavarin bir adeti varmis.Hic bir adem oglunun yüregini öldürerek ya da cebirle almaz onlari ayartarak ve ikna ederek kendi rizalari ile yüreklerini teslim etmelerini istermis. Urfa kethüdasi Kuddus bin Muslafi'nin cinler ve insanlari anlattigi Ennas ve'l hannas adli kitabinda, iblis ogullarindan birinin adinin Cüddey obirinin ise Lücce oldugu yazilidir ki itibar olunur söyledigine, zira kendisi gaybi görebilen nadir alimlerden biri olarak nam salmistir. Seytan ogullari mel'un canavar tarafindan karnindan disari kusulup denize salindiklarinda önce marti kiliginda denizi asmislar ta ki cocugun oldugu adaya konsunlar. Sonra da insan suretine girerek sahilde sessizce oturup denize bakan cocuga dogru yanasmislar. Cocuga dogru yanastikca aralarinda sanki bir sey tartisiyorlarmis gibi hararetle konusmaya, birbirlerni itmeye baslamislar ama bakmislar ki cocuk onlara dönüp bakmiyor bile. Bu sefer denize dogru iyice yanasip cocugun önüne gelmis, yumruklasmaya baslamislar ancak nafile cocuk ne onlara kafasini cevirmis ne de bir kelam söylemis. Iblis tohumundan kücük olani yerden kalkip cocuga iyice yanasmis, aralarinda bir kulac kalacak halde tam karsisinda durmus. O zaman anlamis ki cocuk hem görmez ve kulaklarina da denizden cikan sünger tikamis oldugundan bir sey duymaz. Yavasca elini cocugun dizine dokunmus. O anda vurgun yemis gibi yerinden sicrayan cocuk gersin geriye adim atarak
-Ulu Zevs adina, kim var orda ? demis. Bu arada da kukalarina tikadigi sünger tikaclarini cikarmis.
Iblis ogullarindan büyük olani cevab vermis:
-Korkma ey denizlerin efendisi , biz sana kötülük etmeye gelmedik. Ben ve kardesim variz yaninda, yiyecek bir seyin var mi cok aciz?
demis. Cocuk geri geri durarak havayi koklamaya baslamis. Cok iyi koku almasina ragmen bu iki yabancidan hic bir koku gelmiyormus. Elinde tuttugu gürgen dalindan uzun bastonunu Lücce'ye dogrultarak dokunmus. Evet bir insan vamis karsisinda.
-Kardesin nerde o da yakina gelsin
demis. Cüddey de bastonun ucuna dokunarak kendisini asikar etmis. Bir iki adim atarak basini yukari dogru kaldirip gene havayi koklayan cocuk
-Benim adim Andonis'dir. Mitras'in oglu Andonis, ne istersiniz benden yabancilar?


...devamı var

1 yorum:

  1. Merhaba , hikayelerin devamını nereden okuyabilirim. Teşekkürler

    YanıtlaSil